Güzel bir
Lesvos Adası gezisine çıkmaya hazır mısınız?
Sanırım
hazırız, o zaman haydi başlayalım…
Sabahın ilk
saatlerinde çantalarımızı sırtlayıp bizi götürecek tur şirketine ait ofisin
önüne geldik. Otobüse binip Ayvalık'a gitmek üzere yola çıktık. Hava oldukça
güzeldi. Gece uyumadığımızdan otobüs yolculuğumuz uyuyarak geçti. Uyandığımızda
Ayvalık Hudut Kapısının önüne varmıştık saat 7.45 civarıydı o güzel hava yerini
nemli sıcak bir havaya bırakmıştı. Hudut kapısında kısa ve sıkıcı bir kuyruk
vardı. Kısa bir bekleyişin ardından sıra ilerlemeye başlamıştı.
Pasaportlarımıza çıkış damgasını vurdurduktan sonra bizi Lesvos Adasına
götürecek gemiye bindik. Yaklaşık 1 saat 45 dakika süren yolculuğun ardından
nihayet Midilli İskelesine vardık. Pasaportlara giriş damgasını vurdum ve artık
Lesvos’taydım. Ancak kız arkadaşımın kapı vizesi alması gerektiğinden işlemleri
1 saat sürdü ve biz o sırada Midilli’de bulunan bir kafeye gittik. Geri kalan 3
kişi işlemleri bittikten sonra yanımıza geleceklerdi.
Yalnız
vardığımızda insanlığın ne zor şartlarda olduğu gördük. Gümrükte binlerce
Suriye ve Afganistan’dan gelen mülteci vardı. Hava sıcaktı, biri su istiyordu
bir diğeri para gerçekten o an kendimden utandım. Çünkü kimileri bizim gibi
tatil amacıyla oraya gelirken onlar, bir umut yola çıkıp hayatlarını, canlarını
korumaya çalışıyorlar. Hayat hiç adil değil hiç! Allah yardımcıları olsun.
Nerede
kalmıştık? Ha… Kafede kısa bir bekleyişin ardından grubun diğer kalanı ve kız
arkadaşım geldi. Kahve su molasının ardından Midilli limanında bulunan güzel
nezih bir balıkçı restoranına gittik. İsmi Jimmy’s idi. Öğle yemeğimizi yiyip
biraz dinlendikten sonra rehber eşliğinde küçük bir Midilli şehir merkezi turu
yaptık. Gezide, Namık Kemal’in kışlık evinin önünden geçtik (Şuan Belediye
Binası olarak kullanılmaktadır).
Daha sonra
Midilli Şehir Merkezine yakın bulunan Agios Therapontas Kilisesini ziyaret
ettik. Kısaca hikâyesini dinledikten sonra yolumuza devam ettik. Yolumuzun
üstünde bulunan Osmanlı Dönemine ait Yeni Camii’ni ziyaret ettik. Hikâyesi
garip biraz. Şöyle ki; mübadele zamanı yani göç zamanı camiinin avlusunda 2500
insan kalmış inanılması güç ama hikayesi budur. Ve daha sonrasında kullanıma
kapanmıştır. Yakın tarihte resim sergisi olarak kullanılmak istense de,
camiinin çatısı 2. dünya savaşı zamanı yıkıldığından zorlu hava koşullarında
kullanılamamış ve kaderine terk edilmiş. Karşı sokakta bulunan bir hamamı da
ziyaret ettik. O’da Osmanlı dönemine ait ve oldukça diri duruyordu.
Midillideki
gezimiz bittikten sonra bizi gezimize devam ettirecek olan otobüse binip
Agiassos’a gittik. Orada bulunan tarihi Virgin Mary (Bakire Meryem) kilisesine
gittik. (Resim4) Orada Meryem Ana
İkonasını gördük.
Agiassos’da
daha bir saatimiz vardı ve orada bulunan güzel şirin bir kafeye gidip kahvemizi
yudumlayıp dinlendik. Daha sonra otobüse binip konaklayacağımız otele doğru yol
aldık. Saat 6 civarında otele varıp giriş yaptık. Yorgun ve uykusuz olmamıza
rağmen kendimizi havuza attık.
Yüzmenin
de verdiği yorgunluğu vücudumuza ekleyip, hazırlanıp akşam yemeği için merkeze
indik. Taverna eğlencesini restaurantın fix menüsüyle yaşadık. Yemekler
lezzetliydi özellikle kalamar ve ahtapot. Canlı müzik vardı ve Türkçe ağırlıklı
çaldılar biz de oynayıp eğlendik. Ardından otele döndük. Otelde düğün varmış,
biraz bira eşliğinde lobide dinlendik ve uyuduk.
Sabah 8.30'da uyanıp otelin restaurant bölümünde kahvaltımızı yaptık. Ve ardından bizi bekleyen otobüse binip Mantamados Kilisesine gittik. O gün pazar günü olduğundan kilisede ki ayini izleme fırsatımız oldu.
Kilisenin hemen yanında bulunan küçük şirin marketten su ve iki top dondurma aldık. Dondurmanın tadı halen damağımda.
Mola bittikten sonra hemen otobüse atlayıp Molyvos'a geldik. Şehir merkezinden geçip şehrin tepesinde bulunan ve Assos'un tam karşısında yer alan Osmanlı dönemine ait Molyvos kalesine geldik.
Kalenin içine girmeden şehir merkezine inen dar, güzel, çiçekli evlerin arasından kendimizi salıverdik. Ve öğle yemeği için daha önceden ayarlanan restaurantta yemeğimizi yedik.
Yemek oldukça lezzetliydi. Restaurantın konumu, Molyvos kalesi ve şehir merkezinin orta kısmında bulunuyor. Manzarası mükemmeldi. Karnımız yemekle doydu ama manzaraya doyamadık.
Yemekten sonra kısa bir yürüyüşün ardından otobüsün bizi alacağı yerde beklemeye başladık. Beklerken birde ne göreyim Vespa, hemde en sevdiğim renginden. Bayılıyorum bu alete yaa! Kesinlikle birtane almalıyım.
Nihayet son durağımız olan Petra'ya doğru yola çıktık. Hava oldukça sıcak olduğundan bir an önce gideceğimiz yere varmak istiyordum. 15-20 dakika sonra Petra'daydık.
Sahile yakın bi yerde otobüsten inip çarşıya attık kendimizi. Petra'nın biraz üst kısmında yer alan Petra Kilisesine gittik. Kiliseye çıkmak için 135 adet merdiveni tırmanmanız gerekiyor. Yorucu tırmanışın ardından kiliseye vardık. Ve yine o eşsiz manzarayla karşı karşıyaydık.
Biraz gezindikten sonra aşağı inip bir kafede kahve içip kavala kurabiyesi yedik. Otobüs bizi tekrar alıp midilliye vardıktan sonra tur da bitmiş oldu. Gümrük işlemlerinin ardından gemiyi beklemeye koyulduk. Saat 6 civarı gemi hareket etti ve yaklaşık 1.5 saat süren yolculuğun ardından Ayvalık Limanındaydık.
Midilli gezi yazım bu kadar. Güzel bir tur oldu. Her anımda yanımda olan sevgilime ayrıca teşekkür ederim. Umarım okurken keyif almış ve o atmosferi yaşamışsınızdır. Birdahaki gezi yazımda görüşmek üzere, hoşçakalın.